Mossad'ın VIP Pedofili Şantaj Malzemesi, İsrail'in Savaş İlanından Günler Önce İran Tarafından Hacklendi
Baxter Dmitriy yazdı.
İlk saldırılardan sadece birkaç gün önce, İran devlet hacker'ları modern tarihin en yıkıcı siber operasyonlarından birini gerçekleştirdi: 3 terabaytlık inanılmaz derecede gizli İsrail istihbaratını ele geçirdiler. Sadece askeri sırlar değil... kompromatlar (ödün verdiren yahut verdirmesi beklenen özel hayat kriterlerinin bütünü). İsrail'in ABD içindeki derin gizli programlar da dahil olmak üzere geniş kapsamlı gözetleme operasyonlarını ayrıntılarıyla anlatan dosyalar.
Ve bu hazinenin içinde Dünyadaki en güçlü insanlardan bazılarını ilgilendiren suçların, tarifsiz suçların kanıtları var.
Bu sadece savaşla ilgili değil. Şantajla, ihanetle ve çöküşün eşiğinde olan küresel bir iskambil kulesiyle ilgili.
Bundan sonra gelecek şeyler, bildiğinizi sandığınız her şeyi yeniden yazabilir.
Mossad'a göre dünya sadece bir sahne değil, bizzat onların sahnesi.
Kendilerini, algıyı manipüle etmek ve gündemlerini ilerletmek için tasarlanmış küresel bir psikolojik harekatın yönetmenleri, yapımcıları ve başrol oyuncuları olarak konumlandırıyorlar.
Bu bir teori değil, bunu kendileri de kabul ediyorlar.
Tam da resmi sloganlarında yazıyor: "Aldatma ve hile yoluyla savaş aç."
İsrail'in küresel aldatmacasının merkezinde, Jeffrey Epstein'ın sadece bağlantılı olduğu değil, aynı zamanda önemli bir parçası olduğu, kapsamlı bir casusluk ve şantaj ağı yatıyor.
VIP ağı, gizli kameralarla donatılmış malikaneleri, istihbarat teşkilatlarıyla olan bağlantıları; hepsi gözetim ve zorlama üzerine kurulu çok daha büyük bir operasyonun parçaları.
Bu hafta İran devlet bilgisayar korsanları, Mossad'ın gizli istihbarat dosyalarının bir kısmına erişim sağladı.
İfşaatlar arasında Netanyahu'nun kişisel şantaj arşivi olarak tanımladıkları şey var: dünya liderlerinin ve politikacıların evlerindeki gizli kameralar aracılığıyla yakalanan özel görüntüleri ve hacklenmiş telefon ve dizüstü bilgisayar verileri.
İddiaya göre bu hazine sadece hasımları değil, İsrail içinde ve dışında güçlü şahsiyetleri kontrol etmek için kullanılıyordu.
Kompromatın yıkıcı doğası o kadar büyüktü ki, Netanyahu vakit kaybetmenin zamanı olmadığını biliyordu. Bu sadece bir ihlal değildi; İsrail'in küresel nüfuzuna ve güvendiği gölge ağlarına yönelik varoluşsal bir tehditti. İhlalden birkaç saat sonra savaş ilan edildi.
"Önleyici savunma" kisvesi altında İsrail savaş uçakları, İran'ın önemli askeri ve istihbarat tesislerine koordineli saldırılar düzenledi. Ancak gerçek hedefler silahlar değildi; insanlardı. Kıdemli ajanlar. Veri sunucuları. Gizli sığınaklar. İran'ın ortaya çıkardığı şeyleri elinde bulundurabilecek veya sızdırabilecek her şey ve herkes.
Neden bu aciliyet? Çünkü bu kompromat'ın bir kısmı bile kamuoyuna açıklanırsa - eğer dünya İsrail'in şantaj operasyonlarının gerçek boyutunu, Batılı kurumlarla olan derin bağlarını, pedofiliyi silah olarak kullanmalarını ve jeopolitikayı sahneye koymak için ne kadar ileri gittiklerini görürse - sonuç felaket olacaktır.
Bu ulusal güvenliği korumakla ilgili değil. Bu yanılsamayı korumakla ve dünyanın perdenin arkasını asla görmemesini sağlamakla ilgili.
Size, bu uğurda ne kadar ileri gidebileceklerine dair bir örnek vereyim.
İlk vaka çalışması: Jeffrey Epstein.
Resmi hikaye, New York'taki bir hapishane hücresinde öldüğünü söylüyor.
Ancak bilenler buna inanmıyor ve siz de inanmamalısınız. Tehlike dayanılmaz hale geldiğinde ve ifşa olma riski çok yüksek olduğunda, aslında onu öldürmediler... onu kurtardılar.
Epstein, sözde adalet sisteminin burnunun dibinde, intihar süsü verilerek ABD'den kaçırıldı ve sessizce İsrail'e geri gönderildi. Her ne pahasına olursa olsun korunan yüksek değerli bir varlıktı.
Bu, yanlış yönlendirme konusunda bir ustalık dersiydi; İsrail Washington’un iplerini kontrol ediyor, ABD yasalarını alay konusu yapıyor ve nüfuzlarının ne kadar derin olduğunu gösteriyordu.
İkinci vaka çalışması: 11 Eylül.
Evet— 11 Eylül. Benimle kalın. Çünkü ortaya çıkardığımız kanıtlar sadece soruları gündeme getirmiyor.
Resmi anlatıyı da tamamen açığa çıkarıyor.
Netanyahu, Dünya Ticaret Merkezi'ne saldırı düzenleneceğini ilk kez 1995 tarihli 'Terörle Mücadele: Demokrasiler Yerli ve Uluslararası Teröristleri Nasıl Yenebilir?' başlıklı bildirgesinde "öngörmüştü" .
Sanki bunlar yeterince lanetleyici değilmiş gibi, Netanyahu'nun 11 Eylül 2001'de tam olarak ne olacağını ürpertici bir şekilde ayrıntılarıyla anlattığı video var.
"Elbette, Netanyahu 11 Eylül'ü önceden biliyordu ama bu sefer İran'ın kitle imha silahları konusunda gerçeği söylüyor..." diye düşünenler için;
Bir kez daha düşünün. ABD istihbaratı, henüz birkaç hafta önce İran'ın nükleer silah üretmediğini değerlendirmişti.
Gerçek şu ki: Netanyahu, 30 yıldır İran'ın "yaklaşan" nükleer bombası hakkında yalancı çoban gibi bağırıyor. Her yıl, yeni bir son tarih. Her yıl, dünya savaşa biraz daha yaklaşıyor - korku ve uydurmadan başka bir şeye dayanmıyor.
Tanıdık geliyor mu? Olmalı. Saddam Hüseyin’de de aynı senaryoyu kullandı - Bush yönetimine Irak'taki kitle imha silahları hakkında abartılı iddialar sunarak savaşı teşvik etti.
Sonuç? Kitle imha silahları yok. Sadece bitmeyen kan dökülmesi, istikrarsızlık ve yalanlardan oluşan bir miras.
Gerçek şu ki, Netanyahu 11 Eylül'ü önceden bilmekle kalmadı, İsrail de bunun arkasındaydı. Ve tavşan deliğine girmeye istekli olanlar için, kanıtlar sadece dolaylı değil, ezici.
11 Eylül'den yıllar önce, önde gelen İsrailli hahamların New York'taki iki büyük binanın yıkılacağı konusunda vaaz verdikleri ve bunun muazzam savaşların yeni bir döneminin başlangıcı olacağını iddia ettikleri bildiriliyordu.
Hatta bazıları Dünya Ticaret Merkezi'ni ziyaret ederek, çevredekilere kulelere "elveda" dedi.
Bu, yıllar öncesinden planlanan, uzun vadeli bir operasyondu; varlıklar Dünya Ticaret Merkezi'nin içine yerleştirilmişti ve Mossad ajanları ülke çapında destekleyici rollerde bulunuyordu.
Hatta bazıları tutuklandı, ancak hikayeleri kısa sürede manşetlerden silindi.
Dans eden İsrailliler on hafta sonra serbest bırakıldılar ve İsrail'e geri döndüler, televizyona çıktılar... ve 11 Eylül'ü önceden bildiklerini ve saldırıları belgelemek için New York'ta olduklarını itiraf ettiler.
Tüm operasyon tutarsızlıklarla doluydu - özensiz, aceleye getirilmiş ve deliklerle doluydu. Ancak bunların hiçbiri önemli değildi, çünkü medya ve hükümet sessizce kol kola girdi, doğru soruları sormayı veya gerçek kanıtları yayınlamayı reddetti.
Ne kadar saçma hale geldiğini hatırlatmaya mı ihtiyacınız var? Bir korsanın pasaportunun jet yakıtı patlamasının ateş topundan mucizevi bir şekilde kurtulduğu ve tamamen sağlam bir şekilde yere düştüğü söyleniyor - için için yanan harabelerin hemen yanına.
Bunu bir düşünün. Pasaport, kara kutuların atlatamadığı şeyi atlatır.
Ayrıca, uçak kaçıranların seslerinin, tüm dünyaya televizyonlardan duyurulduğu gibi, İsrail asıllı bir İbrani tarafından seslendirilmiş olması da dikkat çekici.
Ve bulmacanın gözden kaçan bu parçasını asla unutmayın: 11 Eylül'e kadar geçen dört yıl boyunca Kuzey Kulesi'nin 89. ve 95. katları arasındaki alanlara sınırsız erişime sahip olan sözde "İsrailli sanat öğrencileri"nden oluşan bir grup.
Güvenlik personeli değil. Bakım personeli değil. Sadece rotasyonlu bir ekip, bunlardan bazılarının daha sonra patlayıcı uzmanlığı olan Mossad ajanları olduğu doğrulandı, daha sonra yok edilecek katlara birincil erişimleri var.
Bakın, hepsi orada. Kendilerine E-TEAM ve JELATİN diyorlardı . Evet, Jelatin—patlayıcı jel anlamında.
Tesadüf mü? Yoksa göz önünde saklanan sessiz bir uyarı mı?
11 Eylül'le ilgili önemli belgeler onlarca yıl sonra bile neden hala gizli?
Bunun tek bir nedeni var: çünkü gerçek, resmi hikayeden daha tehlikeli.
Ulusal güvenliği sağlamıyorlar - kendilerini bizden koruyorlar. Halkın o gün gerçekten ne olduğunu öğrenmesi durumunda ortaya çıkacak sonuçlardan.
Bu kadar karanlık ve patlayıcı sırlar varken, gerçeğin gün yüzüne çıkmasına izin vermektense dünyayı 3. Dünya Savaşı'na sürüklemeyi tercih etmeleri şaşırtıcı değil.
Yalanları reddetmeye devam etmeliyiz—amansızca.
En büyük direniş eylemi gerçeği açığa çıkarmaktır.
Kaynak: https://thepeoplesvoice.tv/mossads-vip-pedophile-blackmail-material-hacked-by-iran-days-before-israel-declared-war/
Baxter Dmitry, The People's Voice'da yazar. Politika, iş ve eğlence dünyasını ele alıyor.